Kendini tanıtırken neler söylenmeli ?

Can

New member
Kendini Tanıtırken Neler Söylenmeli? Bir Tanışma Hikâyesi Üzerinden Düşünceler

Hepimiz bir şekilde başkalarına kendimizi tanıtmak zorunda kalırız. Bazen bu, bir iş görüşmesinde, bazen yeni bir arkadaş grubuna katıldığımızda, bazen de sosyal medyada bir profil oluşturduğumuzda gerçekleşir. Kendini tanıtmak, yalnızca kim olduğumuzu anlatmak değil, aynı zamanda karşımızdaki kişiyle bir bağ kurmak, duygusal ya da profesyonel bir etkileşim başlatmaktır. Şimdi, bu konuya dair bir hikâye paylaşmak istiyorum. Hikâye, iki farklı bakış açısının, bir erkeğin ve bir kadının kendilerini nasıl tanıttıklarını anlamamıza yardımcı olacak.

Hikâye: İlk Karşılaşma

Sibel, büyük bir şirkette pazarlama departmanında çalışan genç bir kadındı. Bir sabah, işyerindeki yıllık toplantı için salona girdiğinde, bir grup yeni işe başlayan çalışanla tanışma fırsatı buldu. Her biri sırayla kendini tanıtacaktı ve Sibel, bu gibi toplantılara alışkındı. Ancak bu kez, yeni tanışacağı kişiler arasında biri vardı ki, Sibel’in dikkatini hemen çekti: Onur. Gözleri, cesurca kendini ifade etmeye çalışan bir insanın bakışlarıydı. Kendini tanıtmak konusunda güveni var gibiydi.

Onur, sıranın geldiğinde kendini tanıtmaya başladığında, Sibel ilk başta onun anlatışını sakin bir şekilde izledi. Onur, önce adı ve mesleği ile ilgili kısa bir açıklama yaptı. Ama ardından beklenmedik bir şey söyledi: "Kendimi tanıtmak için aslında yıllardır bir formülüm var. Eğer birine kendimi tanıtacak olursam, onun ne iş yaptığından önce neden burada olduğumu anlatırım."

Onur, sözlerine şöyle devam etti: "Birçok insan kendini, yaptığı iş veya sahip olduğu unvanla tanıtır. Ama ben insanın derinliklerine inmeyi seviyorum. Yani, kendimi, dünyaya ne katkı sağladığımı anlatmakla başlamak istiyorum. İnsanlar işim hakkında daha sonra da fikir edinebilir. Ama kim olduğum, sadece işimle sınırlı değil."

Kadın Bakış Açısı: Empati ve İlişkisel Tanıtım

Sibel, Onur’un farklı bakış açısını düşündü. Çünkü o, kendini tanıtırken bir iş görüşmesinin ciddiyetini taşıyan, daha çok ilişki kurmaya yönelik bir yaklaşım benimsiyordu. O sıralar aklında birkaç yeni müşteri vardı ve her biriyle kuracağı iletişimi kişiselleştirmeye, onların ihtiyaçlarına nasıl çözüm üretebileceğine odaklanıyordu. Kendini tanıtırken daha çok karşındakini anlayan, ortak noktaları bulmaya çalışan bir yaklaşım içindeydi.

Sibel’in kendini tanıtma şekli, iş dünyasında sıkça karşılaşılan empatik bir bakış açısını yansıtıyordu. Kendisi, başkalarıyla daha derin bir ilişki kurmayı, sosyal bağlar kurmayı ve insanların duygusal ihtiyaçlarına cevap vermeyi önceliklendiriyordu. Kendini tanıtırken, bu duygusal bağları vurgulamak ona daha anlamlı geliyordu. Onur’a göre bu, işin yapılması gereken bir yönüydü; ama Sibel için bu, işin ötesinde insani bir yaklaşımdı.

Erkek Bakış Açısı: Stratejik ve Çözüm Odaklı Tanıtım

Onur’un kendini tanıtma biçimi ise tamamen stratejik bir yaklaşımdı. O, karşısındakine sorular sormayı ve hızlıca çözüm yolları üretmeyi seven, sonuç odaklı bir yaklaşımı benimsemişti. Onur için önemli olan, hızlıca somut bir değer sunmak, karşındakinin ihtiyacına uygun bir strateji oluşturabilmekti. O, işin profesyonel yönünü vurgulamayı ve kendini mümkün olduğunca etkili bir şekilde konumlandırmayı tercih ediyordu.

Onur’un bu yaklaşımı, iş dünyasında genellikle erkeklerin tercih ettiği, çözüm odaklı ve stratejik bir yaklaşımdı. Ancak bu, empatik bir yaklaşımı zayıflatmak anlamına gelmiyordu. Onur, kendini tanıtırken sağlam bir plan yapıyor, karşındakine kendini en iyi şekilde ifade etmeye odaklanıyordu. Bu da, toplumun erkeklerden beklediği "liderlik" ve "yönlendiricilik" gibi özellikleri vurgulayan bir yaklaşım oluyordu.

Tanıtımda Dengeyi Bulmak: Kadın ve Erkek Perspektiflerinden Ne Öğrenebiliriz?

Sibel ve Onur, kendilerini tanıtırken birbirinden farklı ama birbirini tamamlayan iki bakış açısını temsil ediyorlardı. Sibel, insan odaklı, ilişkiler kurmaya dayalı bir yaklaşım benimsediği gibi, Onur da daha çok çözüm odaklı, stratejik bir tutum sergiliyordu.

Peki, iki yaklaşım arasında nasıl bir denge kurulabilir? Belki de en iyi tanıtım şekli, her iki bakış açısını da birleştirmekten geçiyor. Kendini tanıtmak, sadece başkalarına kendini açıklamak değil, aynı zamanda insanlarla empatik bir bağ kurmak, onların ihtiyaçlarına cevap verebilecek stratejik bir plan oluşturmakla ilgilidir.

Bir kişi, kendisini tanıtırken sadece işine ya da yaptığı şeye odaklanmamalı, aynı zamanda bu işin toplumda ya da bireyler üzerindeki etkisini de vurgulamalıdır. Kendini tanıtmak, kişisel bir hikaye anlatımı gibi olmalı; hem duygusal hem de mantıklı yönleriyle.

Kendini Tanıtmak Ne Kadar Zor Olabilir?

Hikâyemizdeki Sibel ve Onur, iki farklı bakış açısıyla kendilerini tanıtmayı seçtiler. Bu farklılıkları göz önünde bulundurduğumuzda, kendini tanıtmanın aslında karmaşık bir süreç olduğunu söylemek mümkündür. Kendi hikâyemizi anlatmak, sadece "kim olduğumuzu" değil, aynı zamanda "dünyada hangi boşluğu doldurduğumuzu" da ifade etmek anlamına gelir.

Kendini tanıtırken stratejik ve empatik yönlerin dengesini kurabilmek, her birimiz için farklı bir yolculuk olabilir. Belki de bu, her tanıtımda bir miktar deneyim, her yeni karşılaşmada daha fazla özgüven gerektirir. Siz kendinizi tanıtırken hangi yönlerinizi ön plana çıkarıyorsunuz? Empatik mi, yoksa stratejik mi?