Yurtiçi döviz ödeme yasağı kalktı mı ?

Sadiye

Global Mod
Global Mod
Yurtiçi Döviz Ödeme Yasağı Kalktı mı? — Bir Kahve Sohbetinden Ekonomiye Uzanan Hikâye

Bir akşamüstü, Kadıköy’ün ara sokaklarından birinde, eski taş binanın alt katında yer alan küçük bir kafede oturuyorduk. Masanın üzerinde iki fincan kahve, bir not defteri ve aramızda yıllardır süren dostluğun rahatlığı… Dışarıda yağmur ince ince yağıyordu. O gün konuştuğumuz konuysa pek romantik değildi: “Yurtiçi döviz ödeme yasağı kalktı mı?”

Bu soruyu ilk dile getiren Elif olmuştu. Elif, iç dünyası derin, empati yönü güçlü bir iletişim danışmanıydı. Yanında oturan Murat ise daha stratejik düşünen, riskleri ve fırsatları aynı tabloda görebilen bir finans analisti. İkisi de farklı yönleriyle aynı soruya odaklanmıştı: Türkiye’nin para politikalarındaki değişim, insanların günlük yaşamına nasıl yansıyordu?

---

Bir Yasağın Hikâyesi: Dövizle Ödeme Serüveni

Elif not defterini açıp “Biliyor musun Murat,” dedi, “bu yasağın hikâyesi aslında ekonomik olduğu kadar sosyolojik de.”

Haklıydı. 2018 yılında getirilen yurtiçi dövizle ödeme yasağı, Türkiye’nin kur istikrarını korumak ve yerel parayı güçlendirmek amacıyla uygulanmıştı. O yıllarda, döviz kurları dalgalanıyor, şirketler birbirine dövizle fatura kesiyor, kira sözleşmeleri bile dolar üzerinden yapılıyordu.

Murat arkasına yaslanıp gülümsedi: “Devletin amacı belliydi. TL’yi korumak, dövize olan bağımlılığı azaltmak... Ama yasağın etkileri sadece ekonomide değil, ilişkilerde de hissedildi. Düşünsene, ev sahibiyle kiracı arasında çıkan tartışmalar, ticarette yaşanan güvensizlikler…”

Elif başını salladı. “İnsanlar para üzerinden güven kurmaya çalışıyor ama paranın türü değişince güvenin anlamı da değişiyor. Dolarla ödeyen biri kendini daha ‘güvende’ hissediyordu; TL’ye dönünce o güven duygusu sarsıldı.”

---

Ekonominin Kalbinde İnsan Hikâyeleri

O anda Murat, cep telefonundan bir haber başlığı açtı: “Yurtiçi dövizle ödeme yasağı gevşetiliyor mu?”

Kafede sessizlik oldu. Herkes kendi dünyasına daldı. Murat’ın zihninde stratejiler dönüyordu; Elif ise insanların bu haberi nasıl hissedeceğini düşünüyordu.

“Eğer gerçekten kalkarsa,” dedi Murat, “bazı sektörler rahatlayacak. Özellikle ihracat bağlantılı iç piyasada çalışanlar.”

Elif cevap verdi: “Ama toplum psikolojisi buna hazır mı? Dövizle düşünmeye o kadar alıştık ki, bu sadece bir finansal karar değil, bir kültürel dönüşüm olur.”

O an anladım ki, ekonomi yalnızca grafiklerden ibaret değil; bir ülkenin duygusal hafızası da onun parasıyla şekilleniyor.

---

Bir Kahve Masasında Strateji ve Empati

Murat masanın üzerine bir kâğıt koydu, kalemle karalamaya başladı.

“Bak Elif,” dedi, “bu yasağın kalkması sadece teknik bir konu değil. Stratejik açıdan sermaye hareketliliğini etkiler. Şirketler yeniden dövizle borçlanabilir, sözleşmeler dolar veya euroya dönebilir. Ama bu, kısa vadeli bir rahatlama getirir; uzun vadede yeni riskler doğurur.”

Elif ise elini fincana uzatıp usulca söyledi:

“Sen verileri analiz ediyorsun, ben duyguları. İnsanlar parayı güven, istikrar ve kimlik üzerinden algılıyor. Dolarla ödeme, bazılarına modernlik ve güvenilirlik sembolüydü. Şimdi TL’ye dönüş, kendi kimliğimizi yeniden sahiplenmek anlamına gelebilir.”

İki farklı bakış açısı, aynı masada buluşmuştu: strateji ve empati.

O anda anladım ki, çözüm sadece ekonominin değil, iletişimin de diliyle kurulacaktı.

---

Tarih Tekerrür mü Ediyor?

Murat, geçmişe dönüp örnekler verdi:

“70’lerde de benzer tartışmalar vardı. Hatta 2001 krizi sonrası kısa süreli dolarizasyonu sınırlama adımları atılmıştı. Şimdi yeniden bir dönemeçteyiz. Tarih, aynı notaları farklı ritimle çalıyor.”

Elif gülümsedi. “Belki de her kuşak, paranın neye hizmet ettiğini yeniden tanımlıyor. Kimimiz için güven, kimimiz için bağımsızlık…”

Bu cümle, o akşamın özeti gibiydi.

---

Toplumsal Yansımalar: Sadece Ekonomi Değil

Döviz yasağının gevşemesi ya da kalkması, yalnızca ticaretin değil, insanların birbirine bakışının da değişmesi demekti. Çünkü para, sadece bir değişim aracı değil, toplumsal bir aynadır.

Bir iş insanı, yeniden dövizle sözleşme yapabilmenin avantajını stratejik bir adım olarak görebilirdi.

Bir genç girişimci ise, “TL değer kazanmalı” diyerek yerel ekonomiye sahip çıkmayı seçebilirdi.

İşte tam bu noktada kadınların empatik yaklaşımı ve erkeklerin stratejik planlaması birbirini tamamlıyordu: biri insanı, diğeri sistemi okuyordu.

---

Bir Sonuçtan Çok, Bir Sorgulama

Yağmurun sesi biraz artmıştı. Kahveler bitmiş, düşünceler derinleşmişti.

Elif defterine bir cümle yazdı:

> “Belki de döviz yasağı kalkmadı, sadece zihnimizdeki yasak kalkıyor.”

Murat başını salladı: “Yani mesele yasa değil, zihniyet…”

O an ikisi de sustu. Çünkü bazı konular, açıklamaktan çok düşünülmeyi hak ederdi.

---

Son Söz: Forumun Sizde Bırakacağı Düşünce

Bugün gerçekten yasa kalktı mı, kalkmadı mı tartışması sürüyor. Ancak asıl mesele şu:

Bir ülke, parasıyla ne kadar barışık olursa, geleceğiyle de o kadar güçlü bağ kurabilir mi?

Belki de hepimizin sorması gereken soru budur: Paranın değeri mi bizi şekillendiriyor, yoksa biz mi paraya değer biçiyoruz?

Sizce?

Elif’in empatisi mi, Murat’ın stratejisi mi, yoksa ikisinin dengesi mi bu dönemi sağlıklı biçimde aşmamızı sağlar?

---

Kaynaklar:

- T.C. Resmî Gazete, Dövizle Sözleşmelere İlişkin Kararlar (2018–2023)

- BloombergHT & Dünya Gazetesi, “Yurtiçi Dövizle Ödeme Yasağında Son Durum” (2024 Eylül)

- Prof. E. Duran, Ekonomide Davranışsal Dinamikler ve Toplumsal Güven (İstanbul, 2022)